18 Mayıs 2012 Cuma

18 / Mayıs / 2012

Savaşmadan yaşamak mümkün mü?

Rev.2: Teknolojinin imkanlarını demokrasi ve katılımcılık için kullanabilmeliyiz ve bu tür kullanımı yaygınlaştırabilmenin yolları için http://bit.ly/1F28ZXA linkini tıklar mısınız? Linkte 3 soru ile ilgili cevaplar bekleniyor.  


Neden bu çabaya katılmalısınız?  Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji eki,  20 Şubat 2015, sayı: 1457, Osman Bahadır'ın yazısı: "Silahsız bir dünya mümkün mü?": 

"Günümüzde genel olarak demokrasinin uygulanması için gerekli teknolojik altyapının, onun düşünsel temellerinin yaygınlaşmasından daha önce gelişmiş olduğunu söyleyebiliriz..... bilgisayar, internet ve cep telefonu... her önemli meselede gerektiği anda halkın iradesine doğrudan başvurmanın teknik temeli hazırdır. Fakat demokrasiyi gerçekleştirecek düşünsel ve eğitim düzeyi  henüz yeterli düzeye ulaşamamıştır. (Yeni teknolojilerin halk içindeki yayılma hızının bilimsel düşüncenin yayılma hızından daha hızlı olduğunu görüyoruz.) O halde yapılması gereken şey, yeterli teknolojik altyapının imkanlarından da yararlanarak bilimsel düşüncenin, demokrasi ve cumhuriyet bilincinin ve deneyiminin hızla yaygınlaşmasıdır. Bu deneyimin gerçekleşmesi oranında silah üretimi, .. her türlü şiddet eylemleri de orantılı olarak azalacaktır. ... Silahsız bir dünyanın mümkün olabilmesinin ilk koşulu, silahsız bir dünyanın mümkün olacağına inanmaktır." 

Rev.1: 

Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji Eki, 18 Mayıs 2012, sayı: 1313
Sayın Orhan Bursalı ve Reyhan Oksay,
“Savaşmadan yaşamak mümkün mü?” konusunu sorgulamaya açtığınız için çok teşekkür ederim.
Öncelikle, Orhan Bursalı’nın “İnsanın ebedi olarak her zaman savaşarak, kandırarak, rekabet ederek, öldürerek.... ancak sosyalleşebileceğini söylemek de bence eşekliğin daniskasıdır. Dayanışma savaştan daha önemlidir.” düşüncesine, eşek kelimesini silip, yerine “koşullandırılmış ve koşullandırma meraklısı bir yaratık; bir tür insan” ile değiştirerek katılıyorum. Dolaysıyla, Orhan Bursalı ve CBT 1311’de yazısı olan Araştırma Görevlisi Bülent Temel’in, dayanışmanın / işbirliğinin önemini vurgulayan satırlarına gönülden katılıyorum.
·         “Savaşlar, biyolojik evrim mi, yoksa kültürel evrimin sonucu mu?” Sorusu içinse yanıt, sadece biri değil, ikisinin etkileşimi gibi bulanık bir süreç olabilir! İkili Kalıtım Kuralı: Gen Kültür ortaklığı’na göre kültürel davranışlar genleri de etkileyebiliyor. Böyleyse, biyoloji ve kültür de sürekli etkileşimini sürdürmektedir.[*]
·         Dayanışma önündeki çok önemli bir sorun, sorgulanamazlık kültürü içinde, kadın ve erkek algısıdır. Antroplog Margaret Mead tarafından 1935’de yapılan bir saha çalışması kadın erkek farklılıklarının büyük bir kısmının cinsiyete değil, kültürel şartlanmaya (enkültürasyonal) bağlı olduğunu kesin olarak göstermiştir. [**] Bu durumda, savaşın başrollerinde olan “erkek” ve “güç” kavramları [***] sorgulanabilir ve yüzyıllardır süregelen kültürel koşullandırma farkedilebilir. 
·         Kültürel koşullandırılmanın farkedilmesinin önündeki en büyük engelin, “Bilim ve Etik” [4] konusu olduğu, Reyhan Oksay’ın, 18 Mayıs 2012, CBT 1313 yazısından da anlaşılıyor: Sosyal bilimci Alfie Kahn: “Savaşların olmadığı dönemleri ise savaş_arası dönemler diye geçiştiriyorlar. Dolaysıyla, tarihi yazanlar kesinlikle tarafsızlık ilkesini ihlal ediyor; kendi görüşlerini destekleyen olayları seçip, ters düşenleri yok farzediyorlar” diyor.
Böylece, ETİK konusu toplumlardaki en büyük problem olarak ortaya çıkıyor. Etik olmayınca bilim de aydınlanmanın değil koşullandırmanın bir aracına dönüşebiliyor.
Herhangi bir konuda tek doğruları üsteleyenlere şüpheyle bakmak, başka kaynakları da araştırmak, ve  “Savaşmadan yaşamak mümkün mü?” yazısında olduğu gibi, elde olanların tümünü paylaşmak, bilimin ve bilimsel düşüncenin toplumsal işlevini yerine getirmesinde, medyanın en büyük sorumluluğudur denebilir. Ek olarak, en az bilimde olduğu kadar, sanatı da koşullandırmanın aracına dönüştürmek yerine, çok daha yaratıcı ve bilimi destekleyici; disiplinler arası yaklaşımlar renkliliğinde algılayabiliriz. En azından ben böyle algılamayı seviyorum.
[**]  İnsan ve Kültür, Bozkurt Güvenç, Remzi kitapevi
[***] http://asukrandemiralp1.blogspot.com/2012/05/08-05-2012-kulturler-icinde.html linkinden: “Kültürler içinde cinsiyete bağlı “Güç” Kavramı”

Fotoğraf: A.Şükran Demiralp

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder